Nükleer veya radyolojik maddeler, tıp, tarım, sanayi ve endüstriyel alanda yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra , nükleer ya da radyolojik malzemelerin terörizm ya da diğer suç işlemlerinde kullanılma riski vardır.
Bir nükleer silahın, radyasyon saçıcı aygıtın (RDD) patlaması veya bir radyasyon yayıcı aygıtın (RED) yerleştirilmesi ciddi sonuçlara yol açar.
Bu tür olaylar insan sağlığına ve çevreye zarar vererek, panik yaratır ve ekonomik ve politik istikrarı etkiler.
Her türlü suç olayı ya da kazada, olayın aydınlatılması "Olay Yeri İncelemesi" ile başlar. Kolluğumuzun sıradan olayalara müdahale eden gelişmiş bilgi ve teknolojiyle donatılmış "Olay Yeri İnceleme Ekipleri" mevcuttur.
Ancak , Radyoaktivite ile kirlenmiş bir saha da durum biraz farklıdır.
Radyolojik olay yeri yönetimi, nükleer veya diğer radyoaktif maddelerle kirlenmiş veya şüpheli olduğu bir olay yerinde yapılılmaktadır.
Burada tüm olay yeri incelemelerinde olduğu gibi, güvenli, etkili ve verimli operasyonlar yapolmalıdır.
Radyolojik bir suç mahallini yönetmek, nükleer bir güvenlik açığına cevap vermenin kilit parçasıdır.
Radyolojik suç mahallerinde kanıt toplama, coğrafi alanın veya olay yerinin modellemesi ve patlayıcı olayların dahil olup olmadığına dair kanıt arama çalışmaları, geleneksel olay yerine yaklaşımla benzer özellikler gösterebilir. Ancak radyoaktif veya nükleer malzemenin karıştığı bilinen veya şüphe edilen bir olay yerinin incelemeleri sırasında maruz kalınacak dozun belirlenmesi, inceleme personelinin radyasyondan korunması, kullanılacak kişisel koruyucu ekipmanın kullanılması, kirlenmiş ve örnek alınacak alanın belirlenmesi, olası radyoaktif örneklerin uygun şekilde alınması ve iletilmesi, alınan örneklerin doğru laboratuvarlara gönderilmesi, önem taşır.
Bu örneklerin doğru alanlardan alınmaması değerli kanıtların kaybolmasına neden olabileceği gibi , radyoaktif olarak kirlendiği bilinmeyen olay yerlerinde görevli personelin radyasyona maruziyetine neden olabilir.
Bu nedenle kirli bomba açısından yerli veya uluslararası istihbarat bilgisi elde edilmiş eylemlerde , radyolojik/nükleer saldırı içeren tehdit mektupları ile çalıntı radyolojik /nükleer kaynakların varlığında gerçekleşen olaylarda olay yeri veya bölgesinin radyoaktivite açısından değerlendirilmesi son derece önemlidir.
Bu nedenlerle olay yeri incelemelerinde ,ortam veya alandaki radyasyon ölçümlerini doğru ve güvenilir şekilde yapabilecek, olay yerinde davranma kuralları hakkında bilgili,radyasyondan kendini koruyabilecek, personelin özellikle büyük şehirlerden başlayarak eğitilmesi hususu ülkemiz için bir gerekliliktir.
Bu eğitimlerin sadece teorik olarak değil pratik olarak yapılabilmesi, radyolojik ve/veya nükleer adli bilimler açısından değerli olduğu kadar, verilerin yanlış yorumlanması , gözden kaçırılmasının önüne geçebilir.
Unutulmamalıdır ki, Radyasyon, duyu organları ile hissedilebilen bir meta değildir. Görülmez, duyulmaz, hissedilmez ve dokunarak algılanamaz.
Günlük yaşamda kişilerin aldıkları radyasyon dozunu ayrıca olay yerindeki radyasyonun varlığını belirleyip miktarını özel geliştirilmiş cihazlar kullanılmaktadır.
Bu maksatla geliştirilmiş olan aygıtlara genel olarak radyasyon dedektörü denilmektedir.
Dedektörler, radyasyonun içlerinde sebep olduğu iyonlaştırma ve uyarma mekanizmalarının elektrik sinyallerine çevrilmesi prensibiyle çalışırlar .
Kalibrasyonları uygun şekilde ve aralıklarla yapılan radyasyon dedektörlerinin şüpheli olaylarda kullanılabilmesi için öncelikle radyasyon dedeksiyon timlerinin oluşturulmalıdır.
Bu dedektörlerin çok yüksek maliyeti olmadığını düşündüğümüzde, hele ki ülkemizde milli olarak imal edersek,
hemen her olay yeri inceleme aracında bulundurulması personelin güvenliği açısından uygun olacaktır.
Bu demek değildir ki her Olay Yeri İnceleme Tim i , Radyoaktif olaylara müdahal etsin. Çünkü bu müdahaleler için çok ciddi özel ekipmanlar ve giysiler gerekmektedir.
Hiç olmazsa Olay Yeri İnceleme Ekibi şüpheli ortamda bu dedektörlerle radyasyon olup olmadığını belirleyip, yetkili ekiplere haber verebilecektir.