2020 yılının başından beri tüm dünyaya yayılmış ve Dünya Sağlık örgütü tarafından pandemi yani tüm dünyaya yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalık olarak ilan edilmiş yeni tip koronavirüs hastalığı olan COVİD-19, Haziran 2021 ortası itibariyle tüm dünyada hastalandırdığı insan sayısı 180 milyona, ölümüne neden olduğu kişi sayısı da 4 milyona yaklaşırken, bu sürede ise ülkemizde, resmi olarak toplam COVID-19 vaka sayısı 5,5 milyona dayanmış ve 50 bine yakın vatandaşımızın hayatını kaybettiği bildirilmiştir.
Tüm dünyaya yayılmasına rağmen bu salgının ortaya çıkış şekli ve kaynaklandığı orijin hala tartışmalıdır. Elimizdeki verilere göre; 31 Aralık 2019’da Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Çin’in Wuhan şehrinde nedeni bilinmeyen 200’e yakın pnömoni – grip vakalarından 3’ünün ölümle sonuçlandığını, etken olarak da koronavirüs ailesinin yeni bir üyesini belirlediklerini bildirmiş, 12 Ocak 2020’de vakalardan elde edilen örneklerde yeni tip koronavirüs tespit edildiğinin kesinleştiği ve virüsün genetik dizilerinin ilk analizinin bu salgının nedeni olduğu belirtilmiştir. virüs, bir anda Çin’den G.Kore’ye, İran’a, İtalya’ya, buralardan tüm Avrupa ve ABD kıtalarına ışık hızıyla yayıldı. Şimdi tüm dünya coğrafyası bu salgının etkisi altında ve aşısı, ilacı henüz bulunmamış bu virüsün aldığı can sayısı hızla artıyor.
Koronavirüsler tek zincirli, polaritesi yüksek, zarfla sarılmış 60-140 nanometre çapında RNA virüsleridir. Aslında insan koronavirüsleri 1960’lı yıllarda tanımlandı ve insanda enfeksiyon yapan 7 alt tipinin bulunduğu gösterildi. 2019’un son günlerinde Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan yeni tip koronavirüsün, (2019-nCOV), 2002 yılında dünya genelinde 774 kişinin ölümüne neden olan SARS ve 2012’de 24 ülkede 1000’den fazla vakadan 400 civarında ölüme sebep olan MERS-COV’a göre tüm dünyada daha fazla bulaşıcılık gösterdiği en göze çarpan özelliğiydi. COVID-19’a neden olan koronavirüsün yapılan genom dizileme ve filogenetik analizi ile SARS virüsü ile aynı alt cins içinde bulunan bir betakoronavirüs olduğu gösterildi. Yeni tip koronavirüs enfeksiyonunda asemptomatik hastaların bile bulaşıcılığının olması dünya yüzeyinde yayılmasında büyük bir etken oldu. Hastaların kliniğinde öncelikle ateş, kuru öksürük, halsizlik, kas ağrıları iştah kaybı gibi ilk belirtiler, en geç bir hafta içinde nefes darlığı ve solunum sıkıntısı ile viral pnömoniye dönüşmekte ve vakaların çoğunda BT’de her iki akciğerde inflamatuvar infiltrasyonlarla kendini göstermektedir. Özelikle bağışıklık sistemi zayıf, 65 yaş üstü bireylerde, ayrıca belirli bazı kronik hastalıkları (hipertansiyon, diyabet, kanser, iskemik kalp hastalığı, KOAH, kalp yetmezliği gibi) olan hastalarda ARDS (akut solunum sıkıntısı sendromu) gelişmesi sonucunda yoğun bakıma ve mekanik ventilasyona alınması söz konusu olabilmektedir.
Bu salgında en iyi tedavinin aslında koruyucu tedbirlerin efektif şekilde alınması ile gerçekleşebileceği dünyanın aldığı en önemli ders olmuştur. Hastalığa yakalanmanın önlenmesi ve enfeksiyonun bulaşının engellenmesi için alınabilecek temel korunma önlemlerinden bazıları;
Bu bağlamda, COVİD-19 pandemisi sırasında bugüne kadar ülkemizde alınan tedbirlerin başlıcalarını aşağıda sıralayabiliriz:
- Sağlık Bakanlığınca Bilim Kurulu teşkil edildi.
- Havalimanlarına termal kameralar kuruldu.
- Yurtdışından gelen herkesin karantinaya alınması kararı verildi.
- Halka açık yerlerin ve toplu taşıma araçlarının dezenfeksiyon çalışmaları yapıldı.
- Tüm okul ve üniversitelerde eğitim durduruldu ve 16 Mart 2020'den itibaren uzaktan eğitim verilmeye başlandı.
- Futbol maçları önce seyircisiz oynandı, daha sonra tamamen durduruldu. - Kafeler, spor salonları, internet kafeler ve sinema salonları kapatıldı.
- Berber, kuaför ve güzellik salonları kapatıldı.
- Bahçe, park ve gezinti yerlerinde mangal yapılması yasaklandı.
- 65 yaşın üstündekilere sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
- Restoran, yemek yerleri ve pastanelerin oturmak için halka kapatıldığı ve sadece eve paket veya gel-al servis yapılacağı bildirildi.
- Kamu kurum ve kuruluşlarında alternatif ve esnek mesailer uygulandı, mümkünse uzaktan çalışma teşvik edildi.
- Ülke genelinde 1 Ocak 2000 ve üzeri doğumlular için sokağa çıkma yasağı getirildi. - Pazar ve market gibi toplu bulunan alanlarda maske zorunluluğu getirildi. - 30 büyükşehir ile Zonguldak'a giriş çıkışların durduruldu.
- Açık yüzeylere temas ettikten sonra ayrıntılı bir şekilde su ve sabun ile el yıkama, en az %60 etil alkol içeren el dezenfektanın kullanımı,
- Solunum / öksürük hijyen tedbirlerine uymak,
- Özellikle temas sonrası yüze (özellikle gözler, ağız, burun) dokunmaktan kaçınmak, - Hasta olsun veya olmasın kişilerle yakın temastan kaçınmak, zorunlu durumlarda en az 2 metre arada mesafe bırakacak şekilde iletişim kurarak sosyal izolasyonu sağlamak,
- Mümkün olduğunca konutlarda kalınarak izolasyonu uygulamak,
- Solunum semptomları olmasa da etkenin bulaşıcılık özelliği göz önüne alınarak dışarda veya kalabalık ortamlarda maske (cerrahi maske, N95 maske gibi) takmak,
- Mümkünse dengeli beslenmek, bağışıklık sistemimizi güçlendirecek gıda tüketilmesini sağlamak, sigara ve alkolden kaçınmak ve yeterli sıvı almak.
Türkiye’deki koronavirüsün etkilerine bakıldığında kişilerin psikolojik olarak süreçten etkilendiği görülmüştür. Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın 11 Mart 2020 akşamı yapmış olduğu konuşmasında Türkiye’de yaşayan bir vatandaşta koronavirüs tespit edildiğini açıklamasının ardından korku, panik ve endişe sosyal medya paylaşımlarına yansımıştır. Koronavirüs nedeniyle okulların, üniversitelerin ve eğitim kurumlarının tatil edilmesi, vatandaşların toplu taşıma yerine iş yerlerine kendi araçlarıyla gitmeye başlamasıyla birlikte meydana gelen trafik yoğunluğu, kolonya ve dezenfektan ürünlerinin satışının artmasıyla birlikte fiyatların yükselmesi ve marketlerde makarna, un, vb. gibi temel gıda ürünlerinin tükenmesi gibi etkiler toplumsal yaşamımızı değiştiren unsurlardan birkaçı olmuştur.
COVİD-19 SALGINI SONRASI NASIL BİR DÜNYA BİZİ BEKLİYOR:
İnsanlık tarihi göz önünde bulundurulduğunda geniş coğrafyalara yayılan, hatta toplu ölümler ve sağlık problemleri meydana getiren birçok endemi ve pandemi yaşanmıştır. Dünyada meydana gelen pandemiler sonrası ardından yaşamın çeşitli alanlarında pek çok açılardan değişimler yaşanması söz konusu olmuştur. COVID-19 salgını pek çok alanda etkileri uzun yıllar hissedilebilecek bir dönüşüme yol açma potansiyeli taşımaktadır. Özellikle Covid-19 pandemisinin hemen ardından sağlık alanında, sosyolojik, ekonomik ve politik açılardan değişimlerin yaşanacağı, yeni bir dünya düzenine evrileceğimiz çeşitli alanlardaki bilim insanları tarafından dile getirilmektedir.
Yenidünya düzeni kavramı genellikle dünya savaşlarından sonra ortaya atılmıştır. Örneğin, İkinci Dünya Savaşı sonrası 1947 yılında başlayan Soğuk Savaş Dönemi 1991 yılına kadar devam etmiş, hem batı hem de doğu dünyasının keskin sınırlarının çizilmesine neden olmuştur.
Koronavirüs pandemisi dünyaya ülkelerin böylesine bir salgın için hazırlıklı olmadığını göstermiş, bu tür kitlesel yaralanma ve hastalanmalarda tıbbi kaynakların kısıtlamaya uğrayacağını sağlık hizmetlerinin çok büyük oranda aksayabileceğini ortaya koymuştur. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri gibi bu alanda oldukça ileri olduğu düşünülen bir ülkede görülen vakalar ve ölümler ileride bu ülkede ve İtalya, İngiltere ve İspanya gibi Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde sağlık sistemlerini ve kriz yönetimlerini derinlemesine gözden geçirmelerini sağlayacaktır. COVID-19 pandemisi sonrası dünyada pek çok ülkenin sağlık alanında reformlar yapması beklenmektedir.
COVID-19 küresel anlamda pek çok sektörde derin izler bırakmıştır. Özellikle ekonomi alanında çok büyük olumsuzluklar ortaya çıkmıştır. Bu yeni tip koronavirüsün evrilen dünyamızda ekonomik diplomatik, sosyal, politik ve dijital anlamda pek çok değişikliklere sebep olması beklenmektedir.
EKONOMİK olarak; COVID-19’un en fazla olumsuz olarak etkilendiği alan olmuştur. Alışveriş merkezlerinin kapanması gerek ülke içi gerekse ülkeler arası uçuşların durdurulası, sosyal faaliyetlerin durma noktasına gelmesi, sınırların ve geçişlerin kapatılması hem ulusların hem de global anlamda ekonominin çökmesine katkıda bulunmuştur. Salgınla birlikte turizm, emlak, havacılık, otomotiv endüstrisinin büyük zarar görmesi olumsuz ekonomiyi daha da derinleştirmiştir. Uluslararası Çalışma Örgütü 25 milyona yakın kişinin bu süreçte işsiz kaldığını belirtti. Bu durum COVİD-19’un ileri dönemlerde ekonomik krizin dışında işsizlik krizine de neden olacağını göstermektedir.
POLİTİK alanda, hükümetlerin çoğu salgının önlenmesi için izolasyon da dahil pek çok tedbirler almıştır. Bu yönden bazı ülkeler politik instabiliteler göstermiştir. COVID-19 sonrası siyasi politikalarda da anlamlı değişiklikler beklenmektedir. Örneğin Avrupa Birliğinin geleceği şu anda bile sorgulanmaktadır. Salgın sırasında AB ülkelerinin birbirlerinden izole olması bu durumu daha da derinleştirecektir.
TOPLUMSAL ve SOSYAL hayatımızda çok önemli değişiklikler olacağı kesindir. Rutin hayatımıza girmiş olan “izolasyon, sosyal mesafe, dezenfektan, vb.” gibi kavramlar pandemi sonrası da hayatımızda olacak, günlük aktivitelerimizde pratik olarak da kullanılacaktır. Baştan insanlarda salgına karşı gelişen korku şu sıralarda yerini bazen paranoyaya kadar giden kuşku ve panik gibi duygulara bırakmıştır.
Bu döneme denk gelen Covid-19 pandemisinde ise giderek geleneksel medya yerini yeni medyaya bırakmış, hatta sosyal medya bu süreçte başat bir rol üstlenmiştir.
Sosyal hayatımızda “online” işlemler ve ilişkiler ön plana çıkmıştır. “Home Office” olarak başlayan uzaktan çalışmaların ve eğitimlerin pandemi sonrası bile devam edeceği, hatta bu alanda çeşitli sosyal ve teknolojik gelişmelerin görüleceği kuşkusuzdur. Sosyal hayatta psikolojik olarak insanlar daha bireyselleşecek bu da toplum kavramında değişimlere neden olacaktır.
Pandeminin en önemli etkilerinden birisinin de “DİJİTALLEŞME” olduğunu görmekteyiz. Bu durum Yeni Dünya Düzeninin de çekirdeğini oluşturacaktır. Dijitalleşmenin ürünlerini de önümüzdeki yıllarda göreceğimiz de bir gerçektir. Salgın sırasında Amazon’un yüzbine yakın kişiyi işe alması önümüzdeki süreçte binlerce kişi için dijital portallerin oluşacağını şimdiden göstermektedir. 5G teknolojisi, toplumsal düzeyde çip teknolojisinin kullanımı gibi dijitalleşmeye yönelik yatırımların COVID-19 sonrası yeni alanlarda da gerçekleşeceği düşünülmektedir. Aslında pandemi başlamadan önce de var olan dijital hizmetleri salgın sırasında daha da genişlemiş, bu durum sonrasında da daha da gelişecektir.
Sosyal hayatta ve ticarette, ambalajsız gıdaların tüketilmesi yönündeki eski alışkanlıklar devam edemeyebilir ve piyasa koşulları buna yönelik değişebilecektir, bu da hem gıdaların korunması hem de besleyici gıdalar için yeni maliyetler getirecektir. Halk sağlığı ve hijyen konusunda toplumsal endişeler ortaya çıkmaya devam edecektir. Ülkeler arası ticarette, hijyen standartları büyük önem taşıyacak, bu koşulları sağlayan ülkeler bu rekabet ortamında avantaj sağlayacaktır. Ülkelerin savunmaları açısından, virüsler veya diğer mikroorganizmalar nükleer silahlar gibi bir güç haline gelecek, hem ülkeler arası savaşlarda, hem de küresel terörizmde ajandaların başında yer alacaktır. Bu durum da, ülkelerin biyolojik savunma sistemlerini gözden geçirmelerine bu konudaki eksiklerini tamamlamalarına aracı olacaktır.
Sonuç olarak; birçok savaşın veya çatışmanın verdiği zarardan daha fazlasını veren ve vermeye de devam edecek az gelişmiş/ çok gelişmiş ülke, zengin / fakir ayrımı yapmayan bu virüs gerek ülkemizde gerekse dünyada pozitif bilimin değerini daha çok ortaya çıkardı. Ayrıca, yıllarca büyük bir özveriyle çalışan sağlık personelinin değerinin bir nebze de olsa anlaşılmasına neden oldu.
KAYNAKLAR:
1. Web (2020), https://www.worldometers.info/coronavirus/ (26.05.2020).
2. Web (2020), https://covid19.saglik.gov.tr/ (26.05.2020).
3. He F, Deng Y, Li W. Coronavirus Disease 2019 (COVID-19): What we know?. J Med Virol 2020; 1-7. 4. (Web 2020), https://www.afet.org.tr/nanometrik-yeni-dunya-duzeni/(02.04.2020).
5. Centers for Disease Control and Prevention (CDC), Coronavirus Disease 2019
6. (COVID-19)
7. Ömer AÇIKGÖZ, Aslı GÜNAY, “The early impact of the Covid-19 pandemic on the global and Turkish economy”, Turk J Med Sci (2020) 50: 520-526, doi:10.3906/sag-2004- 6.
8. Ali Murat Kırık, Vahdet Özkoçak: “Yeni Dünya Düzeni Bağlamında Sosyal Medya ve Yeni Koronavirüs (COVID-19) Pandemisi”, Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Sciences Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 7, Sayı: 45, Nisan 2020, s. 133-154 ISSN: 2149-0821 Doi Number:http://dx.doi.org/10.29228/SOBIDER.43146.
Yazan: Emel İlayda Kenar
Ufuk Üniv Tıp Fakültesi 4ncü sınıf Öğrencisi